GDO ile Yaşamak İstemiyoruz!
GDO denildiğinde içerdiği anlam tam olarak anlaşılamayan bu ifade (G)enetiği (D)eğiştirilmiş (O)rganizmalar deyince biraz daha işin ciddiyeti anlaşılmaya başlanıyor. Peki, genetiği değiştirilmiş ne demek biraz irdeleyelim isterseniz.
Genetiği değiştirilmiş organizmaları bu alanda çalışan genetik mühendisler, farklı teknikler uygulayarak bitkinin yapısı içerisine zerk eder ve o meyve veya bitkinin doğal işleyişini değiştirir. Farklı şekilde çalışmasını; örneğin çekirdek ya da tohum üretmemesini, rengi hafif kırmızı ise daha kırmızı olmasını ya da içerisinde bazı şeyleri düzenleyen farklı canlılar oluşmasını sağlarlar. Biz bunları direk, doğrudan, hiçbir filtreye tabi tutmadan vücudumuza alırız. Bu canlı organizmalar maalesef bizim vücudumuzda da uzun vadede sıkıntılar çıkmasına neden olur. Biz mekanik değiliz, doğal döngüde tamamen doğal koşulların varlığı ile varlığını devam ettirebilen bir türüz. Dolayısı ile bizim de doğamız bu organizmalarla bozulmakta.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının son kararı ile GDO miktarı eğer %0,9’un altında ise biz bunu yuvarlayalım %1’in altında ise bu GDO’lu değil, GDO bulaşanıdır. Dolayısı ile tüketilmesi, kullanılması resmi olarak kabul edilebilir hale gelmiş durumda. GDO’suz olarak kendi kendimize yetebilirdik aslında, iyi tarım uygulamaları mevcut. Ancak resmi olarak GDO ile yaşamanın bir olur yanına bakıyoruz kabul edilemez bir biçimde. 17 adet hayvan yemlerinde kullanılan GDO maddesi de Bakanlık kararınca ithal edilebilir artık.
Bugüne kadar doğrudan insanların yediği gıda maddelerinde kullanılamayan GDO bu karar ve sonrası artık kullanılabilir hale geldi. Örneğin GDO kullanılmış 14 Mısır çeşidi ve 3 Soya çeşidi bu karar ile bebek maması dahil her gıda maddesinde kullanılabilir olmasının önü açıldı. Biz %1’in küçük bir oran olduğunu düşünmüyoruz, dolayısı ile bu oranın altı olursa yiyebiliriz fikrini kabul edemiyoruz. Aslında biz binde 1, on binde 1’i de istemiyoruz. Düşüncemiz net aslında: GDO ile yaşamak istemiyoruz !